Ahmed-iHani Türbesi in Patnos

Bu yer büyük Velilerin kabirlerinin bulunduğu yer. Ahmedi hani hazretlerinin yanı sıra burada arvasi soyundan gelenlerin de mezarları mevcuttur. Said’i Nursi hazretlerinin buraya gelerek feyz aldığı eğitim gördüğü yazmakta. Tarihi ve dini açıdan çok önemli bir karargah… Allahü Teala bize şefaatlerini nasip eylesin…

İshak Paşa Sarayına geldiğinizde, saraya yakın olan Ahmed iHani Türbesinide gezebilirsiniz, çok güzel muhteşem yerler.

Ahmedi Hani 1651 yılında Hakkâri yakınlarında Han köyünde doğduğu tahmin edilmektedir. Hani ismini de bu köyden ya da burada yaşayan Hânî aşiretine mensub Hâniyan ailesinden aldığı düşünülür. Hani, Doğu Anadolu’nun birçok yerini dolaşarak Arapça, belâgat ve dinî ilimleri okudu; ayrıca astronomiyle ilgilendi. Bir süre bölgenin kültür merkezi olan Cizre’de yaşayan ve Mem û Zîn adlı mesnevisini burada kaleme alan Ahmedi Hani daha sonra Eski Bayazıt’a (Doğubayazıtgitti ve orada vefat etti. Ahmed-i Haniye ait bir türbe Doğubayazıta 8 kilometre mesafede, İshak Paşa Sarayının üst kısmındadır. Bölgede en çok ziyaret edilen türbelerden biridir.

Bahçesi içerisi tertemiz,ilahi bir yakınlık,mucizevi bir his,gidin ve ziyaret edin

İshakpaşa sarayının biraz yukarısında kalıyor. Yürüyerek ziyaret edilebilir. Türbe güzel ve sağlam görünüyor. İçerisine de girerek dua edebilirsiniz.

Doğubeyazıtta saraydan sonraki durağımız oldu. Gece ışıklandırmasını bilemiyorum ama gündüz biraz sönük kalmıştı yapılar. Çevre düzenlemesi daha düzgün yapılabilirdi. Kalabalıklar sığmıyor, insanımız cahilce hareket ediyor ve bu durum ziyaretimizi ve uhrevi duygularımızı zedeliyor. Yetkililer inşallah bu durumun farkına varır ve tedbirlerini alırlar.

Efsane.

Bayagi kalabalik etrafinda mezarlik vardi ama halk piknik yapmaya bile gelen vardi semaver cayi vardi cok guzeldi

Kürt ulemalarından, ilim ve fazilette yüksek bir zat. Kürtçe şiirleri meşhur,

Ahmedi Hani 1651 yılında Hakkâri yakınlarında Han köyünde doğduğu tahmin edilmektedir. Hani ismini de bu köyden ya da burada yaşayan Hânî aşiretine mensub Hâniyan ailesinden aldığı düşünülür. Hani, Doğu Anadolu’nun birçok yerini dolaşarak Arapça, belâgat ve dinî ilimleri okudu; ayrıca astronomiyle ilgilendi. Bir süre bölgenin kültür merkezi olan Cizre’de yaşayan ve Mem û Zîn adlı mesnevisini burada kaleme alan Ahmedi Hani daha sonra Eski Bayazıt’a (Doğubayazıtgitti ve orada vefat etti.Ahmed-i Haniye ait bir türbe Doğubayazıta 8 kilometre mesafede, İshak Paşa Sarayının üst kısmındadır. Bölgede en çok ziyaret edilen türbelerden biridir.

Ahmedi Hani 1651 yılında Hakkâri yakınlarında Han köyünde doğduğu tahmin edilmektedir. Hani ismini de bu köyden ya da burada yaşayan Hânî aşiretine mensub Hâniyan ailesinden aldığı düşünülür. Hani, Doğu Anadolu’nun birçok yerini dolaşarak Arapça, belâgat ve dinî ilimleri okudu; ayrıca astronomiyle ilgilendi. Bir süre bölgenin kültür merkezi olan Cizre’de yaşayan ve Mem û Zîn adlı mesnevisini burada kaleme alan Ahmedi Hani daha sonra Eski Bayazıt’a (Doğubayazıtgitti ve orada vefat etti.Ahmed-i Haniye ait bir türbe Doğubayazıta 8 kilometre mesafede, İshak Paşa Sarayının üst kısmındadır. Bölgede en çok ziyaret edilen türbelerden biridir.

İshakpaşa sarayının hemen yanında bulunan bu güzel ve mübarek insanın türbesi çok hoş bir yerde ancak eksik olan bu güzel türbeye ve camiye yakışacak bir abdest alma yeri yapılmalı.

Doğubayazıt ziyaretinde uğranıp dua edilmesi gereken bir mekan. Hem ibadet ederken hem de çevrenin doğası içinde görsel olarak da dinlenmiş oluyorsunuz. Bölge için de oldukça kutsal görünen mekana ziyaret yoğun olabiliyor. Fakat kalabalık kimseyi huzursuz etmiyor.

Safevi Türkmen Hanedanına mensup ünlü Türk tarihçisi Şeyh Ahmed Hani türbesi. Kendi döneminde Safevi-Osmanlı bölgelerindeki Türk kültürü, Astronom ve Tasavvuf alimi olan Şeyh Ahmed Hani, Edebiyat, tarihi bilgileri ve medeniyeti hakkında detaylı bilgiler gündeme ulaştıran önemli şahsiyettir. Maalesef doğu Türkiyede olması sebebiyle 1870 ile 1937 yılları arası Osmanlı dönemi günümüz Doğu Türkiye bölgelerine sığınan Zagros Mültecileri (Kürtlertarafından "Kürt" olarak tanımlanıyor. Bu son derece mantığa terstir ve tarihe zıttır. Hatta Safeviler çeşitli Türk boylarından olup, Şii İslamın Hanedan-ı Aleviyyeye bağlı Tasavvuf Tarikatlarındandır. İslamı kabul eden Kürtlerin çoğu Şafiidir, pek azı Hanefi veya Hanbeli. Zaten Kara Koyun taşlardan Karakoyunlu Türk boyundan gelen Safevi Türkmeni olduğu simgeleniyor. Yani Aleviyye Zaviye ve Tekkesi olan türbe girişine farsça dilin "kürt" lehçesiyle ismi çarpıtarak yazmanın zerre kadar lüzumu yoktur.

Doğubeyazıt halkı için kutsal, Kürt tasavvuf edebiyatının en büyük isimlerinden Ehmedê Xanî’nin türbesi. Manevi olarak garip duygular yaşatan bir yer. Görmelisiniz bence🙏🏻🌸

2021 tarihinde yapmış olduğum ziyaret bana çok şey kattı... coğrafi konumuyla zor koşullarda yapılan İshak Paşa sarayı ve yanı başında bu sarayda Hocalık yapan Ahmedi Hani ve akrabalarıyla türbe haline getirilen camii ve çevresi görmeye değer

Ünlü osmanli edebiyatcisi Ahmed-i Hani turbesi. Yolunuz duserse bir dua okumak ve huzur bulmak icin guzel bir yer

Ahmedi Hani kimdir?Ahmedi Hani 1651 yılında Hakkâri yakınlarında Han köyünde doğduğu tahmin edilmektedir. Hani ismini de bu köyden ya da burada yaşayan Hânî aşiretine mensub Hâniyan ailesinden aldığı düşünülür. Hani, Doğu Anadolu’nun birçok yerini dolaşarak Arapça, belâgat ve dinî ilimleri okudu; ayrıca astronomiyle ilgilendi. Bir süre bölgenin kültür merkezi olan Cizre’de yaşayan ve Mem û Zîn adlı mesnevisini burada kaleme alan Ahmedi Hani daha sonra Eski Bayazıt’a (Doğubayazıtgitti ve orada vefat etti.Ahmed-i Haniye ait bir türbe Doğubayazıta 8 kilometre mesafede, İshak Paşa Sarayının üst kısmındadır. Bölgede en çok ziyaret edilen türbelerden biridir.

Yolunuz Doğubayazıta düşerse kesinlikle gidin yani isakpasa sarayı , Doğubayazıt kalesesi ve Ahmede xane türbesi birbirine çok yakın 👍👍

Allah bütün vefat eden şehitlerin mekanını cennet eylesin inşallah

Görülmeye değer

17. yüzyılda yaşayan ve Mem u Zin adlı eseriyle bilinen Kürt edebiyatçı, şair, astronom ve İslam âlimi olan Ahmed-i Hani, kendisi gibi âlim olan İlyas adlı şahsın oğludur. Doğu Anadolu bölgesinde yaşayan ve Osmanlı dönemi şeyh, âlim ve şairlerinden olan Ahmed-i Hani’nin yapılan son araştırmalar neticesinde Hakkari’nin Hân köyünde doğduğu ve bu nedenle Hani adını aldığı bilinmektedir. İlk tahsilini dönemin birçok âlimi gibi ailesinden aldığı eğitimle tamamlayan Hani, sonraki süreçlerde Bağdat, Şam, Halep ve İran medreselerinde uzun süre eğitim görmüş ve onu tarihe not kazıyan benliğini bu eğitimler vesilesiyle kazanmıştır. İyi bir İslami ilim, şiir ve tasavvuf eğitimi alan Hani’nin ayrıca, eserlerinden anlaşıldığı üzere Nakşibendi tarikatına da girdiği görülmektedir. Çevre halkına faydalı olabilmek amacıyla eserlerini umumiyetle ana dili olan Kürtçe ile kaleme almıştır. Kürtçe’nin yanında Arapça, Farsça ve Türkçe’yi de iyi bilmektedir.Hayatı boyunca hiç evlenmeyen Ahmed-i Hani, kendini İslam ilim ve kültürüne adadı, büyük bir âlim ve mutasavvıf olma yolunda emek harcadı. Evlenmemiş olsa da yazdığı aşk şiir ve hikâyelerinden duygu yüklü bir insan olduğu görülmektedir. Bir dönem üst tabakaya mensup Selma adında bir kıza aşık olduğu ve bu vesileyle aşk şiirleri yazdığı rivayet edilir. İshak Paşa Sarayı’nın temeli atılırken dua ettiği rivayet edilen Hani’nin bu sarayda kâtiplik yapıldığı bilinmektedir. Bunun yanında gençlik yıllarında Botan Beyi’nin meclislerinde uzun süre bulunduğu gibi diğer beyliklerle de yakın ilişki kurduğu bilinmektedir. Doğubayazıt’ta Muradiye Cami’inde imamlık yapan Ahmed-i Hani, Bayazıt Mir Mir Muhammed’in de divan kâtibi görevini yürüttü. Hayatının son dönemlerine doğru kurduğu Hani Medresesi’nde İslam kültürüne dair dersler verdi ve bölge civarındaki gençlerin İslami terbiye ile yetişmesi için çaba gösterdi. Ahmed-i Hani bir süre dönem itibariyle bölgenin kültür merkezi olan bugünkü Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaşadı. Sonraki süreçlerde Doğubayazit’e yerleşti ve burada vefat etti.

رحمه الله تعالىنقلاً من ويكبيدياأحمد خاني (بالكردية: Ehmedê Xanîولد سنة 1650 في هكاري، وتوفي سنة 1707 في دوغبايزيد. كان خاني كاتبًا وشاعرًا وفيلسوفًا ومتصوفًا كردي.ولد بين قبيلة خاني في مقاطعة هاكاري في تركيا حاليًا، انتقل إلى دوغبايزيد في مقاطعة ريتكان واستقر هناك، وبدأ بعد ذلك بتدريس اللغة الكردية (الكرمانجيةعلى المستوى الأساسي، وكان خاني يتقن اللغة الكردية والعربية والفارسية، وكتب قاموسه الكردي-العربي "نوبهارا بجوكان" (ربيع الأطفالعام 1683 لمساعدة الأطفال في عملية التعلم الخاصة بهم.أهم أعماله هي قصة الحب الكردية الكلاسيكية الشهيرة؛ "مم وزين" في عام 1692 وسُميّت بملحمة أحمد خاني.اشتملت هذه الملحمة 2661 بيتا شعريا حَوَت فيها كل مايمثل الانسان وقواه الذاتية كالخير والشر والوجود والجمال والفن والحرية والدعوة إلى الخير وهي شعلة فريدة في مجال العطاء الإنساني وقدرة الفرد على التحمل والبذل في سبيل قضية انسانية. وتشمل أعماله الأخرى كتابًا يدعى "العقيدة الإسلامية"، وهو جزء من القصيدة وجزء من النثر. يشرح الكتاب أركان العقيدة الإسلامية الخمسة. تم نشره في عام 2000 في السويد.ويُذكر إن خاني مضى حياته في العلم والتعلم ولم يتزوج ولم يكن له أبناء.

Bölge gezmek için çok elverişli,yan yana sayilacak bir kaç eserden biri de Ahmed-i Hani Türbesi hayatini giriste okuyunca daha bir etkili oluyor.Bahçede ki kabirleride gezin es geçmeyin oldukça eski kabirler var.Türbe kismi kapali ama Caminin içinde ki pencereden görenilirsiniz.

Mübarek bir zat mistik bir havası var. FİLOZOF AHMED-İ HANİ TÜRBESİAhmed-i Hani, Hicri 1061 (M.S. 1651tarihinde doğmuştur. Babası İlyas, dedesi Eyaz, büyük dedesi Rüstem’dir. Babası oğluna Ahmed adını verdi. Hani onun soyadı gibidir. Hani, biri yerleşim alanı bağımlılığı, diğeri de mensup olduğu aşirettir. Hani aşiretine mensup olan Ahmed’in şöhreti oluşunca, Hani soyadıyla anıldı. Doğum tarihini ve ömrünce yazıp emek verdiğini bildiren Hani’nin, doğum yerini bilerek belirtmediği düşünülmektedir.Kendi kalemiyle doğum tarihi Hicri 1061 (Miladi 1651)’dir. Mem û Zîn’in bitişinin 1695, yaşının 44 olduğunu ve yazı alanına 14 yaşında başlayıp 30 yıl uğraştığını detaylarıyla anlatıyor. Ahmed- Hani, ilk okumaya aile içinde başlamıştır. Daha sonra önce Ahlat ve Bitlis medreselerinde öğrenim gördü, sonra Botan ve Mezopotamya’da devam etti. Bağdat, Şam, Halep ve İran medreselerinde uzunca yıllar öğrencilik hayatı yaşadı. Kabe’yi tavaf ettiği, Mısır’a gittiği yazdığı eserlerin içeriğinin de açıkça görülmektedir. Bilhassa Suriye medreselerinde antik Yunan Felsefesini, Mezopotamya ve İran medreselerinde de tasavvufu (İslam Felsefesi), astronomi, şiir ve sanat tekniğini öğrendiğine karar vermekte zor değildir.Emin BOZARSLAN, Mem û Zîn’in Türkçe çevirisinde doğum yeri hakkındaki savları aktarmıştır. Ahmed-i Hani’nin ailesinin 1592’de Beyazıt’a gelip yerleştiğidir. Buna göre Hani, Beyazıt yöresinde doğmuştur. Soyadını da Hakkari yöresine göç eden, Haniyan Aşiretinin adından almıştır. Yazar Dr. İzzettin Mustafa Resul’a göre doğum yeri Hakkari yöresidir. Yazar Sadık Bahattin Amedi’nin ifadesine göre ise Hakkari’nin Hana Sêgundan köyüdür. Bu ana kadar Ahmed-i Hani’nin, beşeri kimliği belirtilirken, ortak nokta babasının İlyas, dedesinin Eyaz olduğu, vefatının Beyazıt’ta gerçekleştiği, aşiretinin Hani veya Haniyan olduğudur. Babasının adı ve aşiretiyle vefat yerinin tespitinde bir kesinlik vardır. Neden doğum yeri belirsizdir? Çünkü Ahmed-i Hani’nin ilmi kişiliği gibi doğuş yeride sabah karanlığındadır.Doğubayazıt’ ın o zamanki ismi Diza Spi (Beyaz Kaleidi. O civara İran Dımıli Kürtleri hakimdir. Baş şehirleri önce Sekban, Abat, sonra Hoy kentidir. Bu bilgiler Mehdi ağasinin tarihi Hoy adlı eserinden alınmıştır. Hakkari Miri İzzettin Şer, Çekzerin (Altın Silahlıönce Van Başkale’yi merkez yapıp Diza spi’yi (Beyazıt’ıalır. Buraya Hakkari aşiretlerinden Pınyanişileri ve Hani aşiretlerinden halkı getirip yerleştirir. (1460 – 1465Bugün Doğubayazıt’ ın yerleşik halkının ismi Pınyanişi (Pılanşi)’dir. Hani aşireti daha küçüktür.Ahmed-i Hani, Doğubayazıt’ ta doğmuştur. Oralı olduğu içinde “Ben Doğubayazıt’ ta doğdum.” İfadesini kullanmadığını düşünebiliriz. Babası İlyas, Kızıldize (Kırmızı Kale, bugünkü ismi Ortadirekköyünde Kadılık görevinde bulunmuştur. Kızıldize tarihi kervan yolunun İran’a açılan son kapısıdır. Bu aradan geçen kervanlardan alına bac (Haraç, Gümrük Harcıile İshak Paşa Sarayı’nın inşaat finansmanı sağlanmıştır. Bugün Kızıldize’nin temelleri harabe şeklindedir. Köyün eski mezarlığına Hani mezarlığı denmektedir. Civar köylerde Pınıyaşiler mükimdir.Ahmed-i Hani’nin babasının ismi İlyas, dedesi Eyaz, büyük dedesi ise Rüstem’dir. Ahmed-i Hani İshak Paşa Sarayı’nın temeli atılırken (1674dua okumuştur. Beyazıt Beyi Mir Muhammed’dir. Daha sonra Çolak Abdi Paşa soyu hükmetmiştir. Soyca Sılıvi’dirler. Gençlik çağında Botan Beyinin meclislerinde uzun süre bulunduğu, diğer mirliklerin tümüyle de yakın ilişkileri olduğu açıktır. Beyazıt’ta Muradiye Camisinde imamlık yapmış, Beyazıt Miri Mir Muhammed’e divan katipliğinde bulunmuştur. Onunla yakınlığını, ona sevgisini bir şiirde ifade etmiş, ölümüne üzüntüsünü belgelemiştir. Mir adına İran Sınır Serdarı ile alınan karara imza atmıştır. Mirliği temsilen Osmanlı başkenti İstanbul’a gidip geldiği rivayet edilmektedir.Önce Nûbara Biçûkan’i (Çocukların Taze Baharı-(1683), gençlik çağında Aqideya İmane’yi (İmamın Akideleri-(1687ve 1695’te Mem û Zîn’i (Onlar Destanıbitirmiştir. Bu eserin dışında 74 şiiri tespitlidir.

ishak paşa sarayının hemen yanı başında bulunan mübarek mekan

Burada Ahmedi Hani Ehmede yani Hanibaba türbesi ve camii bulunuyor. Dürüstlüğü bilgeliği ve şairliği ile bilinen Hanibaba 1661 tarihinde Doğubeyazıt’ta doğmuş. Kürt edip şair ve tarihçi olan Hanibaba’nın birçok ta yazıtsal eserleri bulunuyor.

Nice placeI visited on February 13, 2020Thank you to Mr. Ahmet Akman for accompanying me up to there.

1651 yılında doğan ve ölüm tarihi kesin olarak bilinmeyen Ahmedi Hani ye ait bir türbedir. Türbenin yanında sonradan birde cami yapılmıştır. Türbe Doğubayazıta 8 km. mesafede, İshak Paşa Sarayının üst kısmındadır. Bölgede en çok ziyaret edilen türbedir.

1651 yılında doğan ve ölüm tarihi kesin olarak bilinmeyen Ahmed-i Haniye ait bir türbedir. 17nci yüzyılda yaşamış Kürt edebiyatçı, astronom, şair, tarihçi ve İslam alimi Ahmed-i Haninin türbesinin yanında sonradan bir de cami yapılmıştır. Türbe Doğubayazıta 8 kilometre mesafede, İshak Paşa Sarayının üst kısmındadır. Bölgede en çok ziyaret edilen türbedir.

Ahmedi xani türbesi çok tarihi güzel bir yer. Özellikle öanevi iklimi insanı derinden etkiliyor. Kessinlikle ziyaret edilmeli. Çok etkilendim ziyaretimde. Saray türkiyede olup ayakta kalabilmiş en büyük 2.saraydır.

İshak paşa sarayna gelenlerin uğrak noktası tavsiye ederim eski kürt alim ve bilgilerinden biridir. Bir Fatiha okunmadan gecilmemeli ancak etrafında ki Piknikçilerin belediye tarafından müsade edilmemesi daha iyi olurdu

Çok kalabalık olduğundan içine giremedik.Etrafı dilenciler,seyyar satıcılar ve mangal yapanlar ile dolmuş.Üstelik yan taraftaki mezarlığın içinde olmakta herşey.Türbenin ve içindeki zaatın ululuğuna, ruhaniliğine yakışmayacak bir görüntü vardı.

Kimi kaynaklar Ahmed-i Hani’nin 1650-51 yılında Hakkarinin ( eski adı Colemerg- ÇölemerikÇukurca ilçesine bağlı Han Köyünde doğduğunu yazmaktadır. Bu düşünceyi savunanlara göre Hani Aşiretine mensup olan Ahmed-i Hani’nin, Han köyünde doğmuş olması gerektiğini düşünmeleridir. Doğu Beyazıt’ta bu gün dahi Hani aşireti varlığını sürdürmektedir.Fakat birçok araştırmacıya göre Ahmed-i Hani’nin doğum yeri 1651’de (BazîdDoğu Beyazıt’tır. [1] Bu düşünceye göre Ahmedi Hani’nin ailesi aslen Hakkâri’nin Han köyünden gelip Doğu Beyazıt’a yerleşmişler, Ahmed-i Hani de burada dünyaya gelmiştir. [2] Han köyü Hânî Aşiretine bağlı bir köydür. Han köyünde doğmuş olması ve Hani aşiretine bağlı olmasından ötürü Ahmed-i Hani olarak tanınmasını sağlamıştır.Bir çok kaynak onun büyük dedesi Rüstem, babasının adının Şeyh İlyas, annesinin adı Gulnigar olduğunda hem fikirdir. [3]“ Hanîler ailesinin “Mela” (Mollaünvanını aldığı bilinen ilk ferdi olan Îyad veya Eyad Ahmed-e Hani’nin dedesidir. Fıkıh ilmindeki derinlemesine bilgisinden dolayı Mela olarak meşhur olan bu zatın vefatından sonra yerine oğlu İlyas geçer. Kendisi de ilim tahsil edip icazet alır ve Bayezîd’de “Müderris”lik yapar. “[4]Hani ilk eğitimini babası Şeyh İlyastan fıkıh derslerini alarak başlar.[5] Daha sonra Doğu Beyazıttaki Muradiye, Ahlat ve Bitlis medreselerinde dini ve tasavvufi konularda öğrenim görür. Bununla da yetinmeyerek Bağdat, Şam, Halep’teki medreselerde tanınmış müderrislerden ders görmüştür. Farklı yerlerdeki farklı müderrislerden dersler almış olması sayesinde Antik Yunan felsefesini, tasavvufi öğretileri öğrenmiş, bunun dışında nahv, sarf ve belagat konularına da iyice hakim olmuştu.Farklı mendereslerde farklı müderrislerden aldığı dersler sayesinde, önemli sofi Şihabeddin Sühreverdî, Farabi, Feqiyê Teyran, Molla Ahmed-i Ceziri gibi önemli İslam alimleri ve tasavvufçuları incelemek ve görüşlerini öğrenmek fırsatını bulmuştu.Muhyiddin İbn Arabi, Ali Hariri, Firdevsi ve Ömer Hayyam’ıda tanımış onların düşüncelerinden de etkilenmişti. Oldukça iyi düzeyde Arapça ve Farsçayı öğrenmiş, Osmanlıcaya hakkı ile vakıf olmuştu. Ana dili Kürtçe olan şair Türkçeye de hakimdi. Dört dili de mükemmel olarak bilen Ahmedi Hani Suriye ve Iraktaki medreselerde Panteizmin kuramcıları olan Platon ve Aristoteles’in panteist düşüncelerini de çözümlemiş, ihtimal ki panteist düşüncelerin İslam Tasavvufuna yansımasını Muhittin Arabi ve Farabi’nin düşünceleri karşılaştırarak idrak etmeyi de başarmıştı.Firdevsi ve Ömer Hayyam’ı Farsça okumuş, bu dev İran şairlerini Farsça okuyarak idrak etmiş olmalıydı. Şüphesiz ki Mem u Zin’i yazmasında şehnamenin önemli bir rolü vardı.Irak ve Suriye’deki medreselerde ise Astronomi ve astroloji konularında da hayli bilgi sahibi de olmuştu. Devam ettiği medreselerden icazetini aldıktan sonra Doğu Beyazıt’taki Muradiye medresesine müderris olarak atanır. [6]Hayatı hakkında edinilen bilgilerden yola çıkarsak Ahmedi- Hani’nin hayatında O yıllarda Doğu Beyazıt Beyi Mir Muhammed’in önemli bir yeri vardır. Zaten bazı eserlerinde Ahmed-i Hani, Mir Muhammed Bey’e olan sevgi ve saygısını dile getirmiştir. Bu nedenle Mir Muhammed Bey’in Ahmed-i Haniye hamilik yaptığı onu kollayıp gözettiği hatta onca medresede tahsil görmesinde dahi öncülük ettiği hatta tahsil masraflarını karşıladığı dahi söylenebilir. Nitekim Topkapı Sarayından sonra Osmanlının en muhteşem sarayını yaptırtan Mir Muhammed Bey’in Ahmed-i Hani’ye hamilik yapmış olması Ahmed-i Hani için önemli bir destek olmuş olsa gerektir. İshak Paşa Sarayı’nda kâtiplik [7]de yapmış olan Hani, aynı zamanda Mir Muhammed Bey’in de kâtibi olmuştur.

AHMED-İHANİ türbesi ve çevresi muazzam güzellikte. Ama temizlik bakım ilgi ve çevresinde yapılacak piknik ve dinlenme yeri Malesef yok. SAHİPSİZ......

İshak paşa sarayı yanındadır. Ziyaret edilmesi tavsiye edilir. Yeni belediye yetkilileri aş evini pasif hale getirmiştir. Cuma günleri yapılan çorba ikramları kaldırılmıştır. Belediyeye yakışmamış. Mardin sultan şeyhmus örnek alınsın.

Çok etkilendiğim, mutasavvuf atalarımızdan biri..

Çok güzel tarihi bir yer. Herkese tavsiye ederim. Güzel ülkemizde görülmesi gereken bir yer.

Temmuz 2019 da ziyaret ettim. İshak Paşa sarayı gölgesinde kalmış gibi bir hali var. Türbeyi kapsayan bina iyi durumda ama çevreleyen park berbat! Parkın iç yollari toz toprak icinde ağaçlar ise susuz ve bakimsiz. Burada en dikkatimi çeken sey etrafta cirit atan çok sayıda yer sincabının varlığı.Umarım sorumlular gerekeni yapıp en kısa sürede layık olduğu bakım ve güzelliğe kavuşur.

Çok güzel çok beğendim doğayla iç içe bir ortam mutlaka gezilmesi gereken bir yer.

Doğu Anadolu bölgesinde yaşayan ve Osmanlı dönemi şeyh, âlim ve şairlerinden olan Ahmed-i Hani nin türbesi. Civar bölgeden düğünü olanlar sanırım dua için buraya geliyorlar orda bulunduğum 15 dakiks içerisinde iki farklı grup geldi. Bölge piknik alanı olarak da kullanılıyor

Otantik bir mekan. Ishakpasa sarayini gezdikten sonra cok yakin olmasi nedeni ile mutlaka gorulmesi gereken bir yer. Dogubeyazitin onemli simalarindan birinin turbesi bulunuyor. Icinde birde as evi bulunuyor. Ziyaretim zamaninda as evi kapaliydi.

Ağrı ya geldiğinizde ilk akla gelen tabi ki ağrı dağdır :ama Ağrı merkezden değil de Doğu beyazıt adlı ilçesinden görüldüğünü öğreniyorsunuz. Biraz meraklı biriyseniz etraf daki yazıları okumaya başlıyorsunuz ve Ahmed- i Hani adının çok geçtiği farkediyorsunuz. (hatta Iğdır çarşıda heykelini görebilirsiniz.)İshak Paşa Sarayı gezdiğinizde Ahmed-i Hani nin türbesini ziyaret edebilirsiniz. Kasım ayında gittiğim de bile yerel halkın ve bölgeye gelenlerin sıklıkla uğradığını gördüm. Bu açıdan daha fazla önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Şimdilerde çevre düzenlemesi yapılıyor. İlerde ziyaretçi için daha iyi şartlar oluşturacağı muhtemel.Ahmed-i Hani; 17. Yüzyılda yaşayan edebiyatçı, şair, astronomi ve İslam alimidir. Doğu beyazıt taki Muradiye Caminin imamlığını yapmıştır. İshak Paşa Sarayında katiplik yapmıştır. Burada vefat ettiği için türbesi buradadır.

Kesinlikle tavsiye ediyorum tarihin kokusunu solarsınız

Nice experience...

Mistik mimari yapısı ile büyüleyici bir konumda olması olağanustuydu

bir mekan düşünün, hem sanatçılar hem zenginler hem mutasavvıflar hem şairler iç-içe... tarih içinde hepsine ayri ayri yarenlik etmiş bir coğrafya.. çok haz aldık. namazımızı eda ettik, bol bol da dua ettik. manevi bir atmosferi var. serin, insana dinginlik veriyor.

Kürt Alim ve şair Allah rahmet eylesin inşallah.

Hem kültürel bir gezi olarak İshak Paşa sarayını gezebileceğiniz, hem manevi olarak haz alabileceğiniz, hem de türbenin hemen ön kısmında bulunan küçük alanda piknik yapabileceğiniz güzel bir gün planlayabilirsiniz. Yalnız gitmeden önce biraz araştırın. Basit gibi gelen bir yazının bile anlamı var.

İshak paşa sarayını ziyaret edince uğrayın bi dua edin. Saat 5 civarı türbe ve cami kısmı kapalıydı. Bahçeden sarayın farklı bir manzarası var.